Kocaeli'de Fevzi Çakmak Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Mahir Çoğaç'ın öldürüldüğü olayda tetiği çeken 17 yaşındaki D.G.'nin savcılık ifadesi ortaya çıktı. Cinayet emrini Yunanistan'da firari durumda olan D.S. ve Y.A.'nın verdiğini iddia eden D.G., "Bize bir şahsı silahla öldüreceğimizi, karşılığında bizi Yunanistan'a alacaklarını, para, araba ve ev vereceklerini söylediler." dedi. Ölüm emrini veren D.S. ve Y.A.'nın "Bayğaralar Çetesi" ile bağlantısı araştırılıyor.
Kocaeli'de Fevzi Çakmak Anadolu Lisesi'nde müdür yardımcısı olan Mahir Çoğaç (48), okula gitmek için Çayırova ilçesi Çayırova Mahallesi Fatih Caddesi’ndeki evinden çıkıp, caddede park halinde olan kendisine ait otomobile bindi. Çoğaç, emniyet kemerini takarken, caddenin karşısında yaklaşık 1 saat bekleyen şüpheli, aracın yanına gelip, Çoğaç'ın başına tabancayla 1 el ateş ettikten sonra yaya olarak kaçtı. İhbarla bölgeye sevk edilen ambulansla Gebze Fatih Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Mahir Çoğaç, kurtarılamadı. Çoğaç'ın cenazesi, 27 Haziran'da görevli olduğu okulda yapılan törenin ardından, aynı ilçedeki Akse Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, olayla ilgili çalışma başlattı. Ekipler, teknik ve fiziki takibin ardından olay günü saldırgan ile olay sırasında yanında bulunan şüpheliyi gözaltına aldı. İfadeler doğrultusunda soruşturmayı genişleten ekipler, 27 Haziran'da Kocaeli, İstanbul ve Adana’daki operasyonlarda 9 kişiyi daha gözaltına alıp Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü’ne getirdi. 1 Temmuz’da işlemleri tamamlanan, cinayeti işlediği belirlenen D.G. ile diğer şüpheliler B.Y. (20), O.D. (18), H.Z. (22), E.K. (32), M.Ç. (27), L.A. (44), M.Ö. (24), A.H. (53), E.B. (39) ve T.Ö., ifadelerinin alınmasının ardından Gebze Adliyesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkan şüphelilerden cinayeti işleyen D.G. ile B.Y., M.Ç., O.D., H.Z., T.Ö., E.K., M.Ö. tutuklanırken, L.A., A.H. ve E.B. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Cinayetin Adana'da "Bayğaralar Çetesi" olarak bilinen çeteyle bağlantısı olduğu iddia edildi. Mahir Çoğaç'ın kardeşi Emin Çoğaç'ın, 13 Ocak 2020'de Adana'daki bir kafede Baygara ailesinden Bedirhan Bayğara'nın (36) öldürülmesi olayının şüphelilerinden biri ve firari olduğu ortaya çıktı. Bu cinayetin ardından uzun yıllardır husumetli olan Çoğaç ve Bayğara aileleri arasında zaman zaman silahlı çatışmaların yaşandığı öğrenildi. Bedirhan Bayğara'nın öldürülmesinin ardından 'Bayğaralar Çetesi' tarafından Emin Çoğaç'ın ağabeyi Mahir Çoğaç'ın ölüm emrinin verildiği öne sürüldü. İddiaya göre ölüm emri sonrası Kocaeli'nin Çayırova ilçesine gelen çete üyesi D.G. (17) ve B.Y. (20), Mahir Çoğaç'ı takibe aldı. Tetikçi olan D.G., evinin önündeki caddede otomobiline binen Mahir Çoğaç'ı başına tabancayla 1 el ateş açıp öldürdü. Bu sırada B.Y.'nin de caddenin karşısında gözcülük yaptığı öne sürüldü. Cinayetin tetikçisi D.G. ve olay anında gözcülük yaptığı değerlendirilen B.Y., aynı gün Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından İstanbul'da, operasyonla yakalandı. Bu arada örgütün elebaşı, kırmızı bültenle aranan ve mayıs ayında Yunanistan'da yakalanan Ramazan Bayğara'nın, Mahir Çoğaç'ın ölüm emrini veren isimlerden biri olduğu da iddia edildi.
Cinayetin tetikçisi D.G.'nin Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'nda verdiği ifadeye ulaşıldı. İfadesinde, emri Yunanistan’da firari bulunan Y.A. ve D.S.'nin verdiğini iddia eden D.Y., “Çok eskiden beri tanıdığım B.Y.’nin aracılığıyla geçmiş tarihlerde Y.A. ve D.S. ile yüz yüze tanışarak arkadaş olduk. Benden bu zamana kadar herhangi bir şey istememişlerdi. 23 Haziran’ı 24 Haziran’a bağlayan gece, birlikte ikamet ettiğim B.Y.’yi, Y.A. ve D.S. arayarak bir öldürme işi olduğunu, yapıp yapamayacağımızı sordular. Biz de yapabileceğimizi söyledik. Bunun üzerinde haber beklememizi söyleyerek telefonu kapattılar.” dedi. Cinayet sonrası Yunanistan’da para, araba ev vaadinde bulunduklarını anlatan D.Y. şöyle devam etti:
"24 Haziran Pazartesi günü sabah saatlerinde B.Y.’nin telefonu üzerinden bizimle iletişime geçtiler. Bize bir şahsı silah ile öldüreceğimizi, bunun karşılığında bizi Yunanistan’a alacaklarını, orada bize para, araba ve ev vereceklerini söylediler. Zaten bizim ailemizle aramız bozuk olması nedeniyle B.Y. ile birlikte bekar evine çıkmıştık, orada birlikte yaşıyorduk. Bu teklifi kabul ettik. Ben daha önce böyle bir olaya karışmamıştım. B.Y.'ye kendisine emanet teslim edileceğini söylemeleri üzerine B.Y. evden çıkarak bir yere kadar gitti, ancak nereye gittiğini bilmiyorum. Eve döndüğünde yanında 1 adet telefon, 2 adet tabanca ve bir miktar para vardı." Aldıkları talimatları da anlatan D.Y., “Bizimle B.Y.’de bulunan telefon üzerinden iletişime geçmeye başladılar. Bize Kartal’da bulunan bir otele gitmemizi ve bize haber verilinceye kadar o otelde konaklamamızı söylediler. Biz de kendi imkanlarımız ile otele gittik. Otele gittikten sonra otelden dışarıya hiç çıkmadık. Sadece olay gününden 1 gün önce Y.A. bizi arayarak otelin önüne taksi gönderdiğini, bu taksiye binmemizi, olayı gerçekleştireceğimiz yere giderek iyice öğrenmemizi söyledi. Biz de otelin önüne göndermiş olduğu taksiye binerek olay yerine gittik. Keşif yaptıktan sonra otele geri döndük ve o gece hiç uyumadık.” dedi. Cinayetin işlendiği günü anlatan D.Y. ifadesinde şunları söyledi:
“Sabah saatlerinde D.S. ve Y.A. bizimle iletişim kurdular ve vaktin geldiğini, denileni yapmamız gerektiğini söylediler. ‘Tamam’ dedik ve onların çağırmış olduğu, otelin kapısına gelen ticari taksiye binerek bize gönderilen konuma yeniden gittik. Orada B.Y. ile bir süre oturarak beklemeye koyulduk ancak B.Y. biraz korktu. Bu nedenle kendisinin beni biraz ileride bekleyeceğini, bir problem olması halinde beni kollayacağını söyledi. Şahsın aracına bindiğinde benim ateş edip koşmaya başladığımı, onun da benimle birlikte koşmaya devam edeceği konusunda B.Y. ile anlaştık ve beklemeye koyulduk. Ben şahsın evden çıktığını gördükten sonra arabaya binmesini bekledim ve arabaya biner binmez kapalı olan şoför camından içeriye doğru 1 el ateş ederek koşmaya başladım. Ölüp ölmediğini o an bilmiyordum. Şahsı da tanımıyorum. Ben koşarken arkama birkaç kişi takıldı ve beni kovalamaya başladılar ancak B.Y. ile birlikte koşarak bu şahısları atlattık. Peşimizden kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra yanımızda bulunan silahları duvarın dibine saklayarak yolumuza devam ettik. Tenha bir TIR garajı bularak oradaki bir TIR’ın arkasına saklandık. B.Y.’de bulunan telefon ile D.S. ve Y.A.’yı arayarak işi hallettiğimizi söyledik. İstemeleri üzerine konum gönderdik ve beklemeye başladık. Zaten taksi bizi almak için bekliyormuş, hızlıca geldi. Gelen taksiciyi daha önce görmedim. Hiçbir şey sormadan bizi aldı.” Olay sonrası taksiyle İstanbul’a gittiklerini de anlatan D.Y., “Taksiyle Pendik tarafına doğru yola çıktık ve Pendik köprüsünün altında tanımadığım bir şahsı daha arabaya aldık. Bu şahıs Pendik’te bulunan bir evi tarif ederek eve götürdü. Evde kapıyı açmaya çalışırken kapıyı açamadık ve bu esnada Y.A. ve D.S. bizi arayarak başka bir ev bulduklarını, o eve gideceğimizi, bize taksi göndereceğini ve o taksiye binmemizi söyledi. Kapının önünde indiğimizde önlü arkalı 2 taksi beklemekteydi. Bize hangi taksiye bineceğimiz söylenmemişti. Biz arkada duran taksiye bindik ve bize gönderilen konumu taksiciye gönderdik. Biz o taksiye B.Y. ile ikimiz bindik, diğer şahıs kapıyı açamayınca gitti.” diye konuştu. Polis ekipleri tarafından yakalandığını söyleyen D.Y., “Taksici belirtilen konuma bizi götürdü ve orada daha sonradan ismini Erdal olarak öğrendiğim şahıs ile buluştuk. Erdal bizi alarak yakalanmış olduğumuz ikamete götürerek bizi buraya yerleştirdi. Ne taksideyken ne de Erdal ile hiçbir şey konuşmadık. Herkes işinin ne olduğunu biliyordu ve sadece işini yaptı. Eve vardıktan sonra ben direkt uyudum ve uyandığımda kapıda polislerin olduğunu gördüm. Yaptığım şey için çok pişmanım.” ifadelerini kullandı. D.Y., ayrıca, Çoğaç'ın öldürülmesiyle ilgili, “Bu olayı yapmamızı D.S. ve Y.A. bizden istediler. Zaten onlar Yunanistan’da firari durumda olup, sürekli yan yanadırlar. Otelde kaldığımız süre zarfında bu kişiler ile pek çok kez telefonda konuştum. Bu nedenle bu şahısların kimlik bilgilerinden eminim.” dedi. Savcılık, D.S. ve Y.A.'nın Bayğaralar Çetesi ile ilişkisi olup olmadığını araştırıyor. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.